top of page
Yazarın fotoğrafıidrisyüknü

Kişiye Özel Kanun: Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

Cumhurbaşkanına hakaret suçu nedeniyle son yıllarda on binlerce vatandaş hakkında dava açılmıştır. Hukuki açıdan Türk Ceza Kanununun 125. maddesinde halihazırda düzenlenmiş bir hakaret suçu varken ve işbu düzenlemede kamu görevlisine hakaret unsurları da bulunmaktayken ayrıca 299. maddede bir kişi veya makama özel bir düzenleme yapılmasının hukuk tekniği ve ifade özgürlüğü bağlamında incelenmesi gerekir. Bu suçlar nedeniyle gerçekleştirilen bir ceza yargılamasında dikkat edilmesi gereken hususlar ve uygulanması gereken kurallar bu yazının konusunu oluşturmaktadır.

Hakaret Suçu İncelenirken Nelere Dikkat Edilmelidir?

Hakaret suçu nedeniyle yapılan bir yargılamada öncelikle suçun maddi unsurları açısından hareket (fiil) ile netice arasında nedensellik bağı kurulması gerekmektedir. Dava konusu ifadelerin tamamının mı yoksa yalnızca bir kısmının mı hakaret suçu ile neticelendiği belirlenmelidir. Hareket ve sonuca yönelen nedensellik bağı belirlenmeden kurulacak bir hüküm hatalı olacaktır. Bunun ardından hukuka uygunluk nedenleri belirlenmelidir. Düşünceyi açıklama ve eleştiri bu suç açısından hukuka uygunluk nedeni niteliğini haizdir. Suçun manevi unsuru olan kast açısından da ayrıca değerlendirilme yapılması gerekir.

Hakaret Fiili


Türk Ceza Kanununda "hakaret" fiili ile ortaya çıkan birden fazla suç düzenlenmiştir. Bu nedenle özel olarak cumhurbaşkanına hakaret suçundan evvel "hakaret" fiili incelenmelidir. Kanunda hakarete ilişkin tüm söz ve sözcükler sayılamayacağından bir sözün hakaret olarak kabul edilip edilmeyeceğinin net bir ölçütü belirlenmemiştir. Kişinin onu, şeref ve saygınlığını zedeleyen fiiller hakaret suçunun temel formunu oluştururken, kaba ve nezaketsiz söz ve davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. Yargıtay Kararları ışığında aşağıda belirtilen birtakım sözlerin hakaret suçunu oluşturmadığı görülmektedir.


-----------------------------------------------------------------------------------------

“beceriksiz herif, meziyetsiz, karaktersiz… artık bırak bu işi, emekli ol git, insanları mağdur ediyorsun” (Y18CD-K.2017/11006).

“dinsiz, imansızlar” (Y18CD-K.2017/7985).

“Terbiyesiz Herifler” (Y18CD-K.2019/10939).

“…bir şey yapmıyorsunuz, sizin Allah belanızı versin…” (Y4CD-K.2014/1282).

“defol git” (Y4CD-2021/20390).

-----------------------------------------------------------------------------------------

Bu ve benzeri sözler hakaret olarak kabul edilmemektedir.


Failin Belirlenmesi ve Şüphenin Lehe Değerlendirilmesi Olgusu


Hiçbir istisna olmaksızın her suç açısından failin belirlenmesi zorunludur. Fail belirlenirken, öncelikle "şüpheli" ve ardından "sanık" sıfatları ile ve nihayet sanık hakkında her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunması neticesinde "mahkum" sıfatı ile yargılama yapılır. Burada "şüpheden sanık yararlanır." Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkumiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir”


Hakaretin Yöneldiği Kişi ( Mağdur)


Hakaretin kime yöneltildiği belli ve belirlenebilir olmalıdır. Mağdurun karine olarak belirlendiği hallerde duraksamaya yer verilmeyecek şekilde açık ve net bir belirleme yapılmalıdır. Tüzel kişiye ve muhatabı belli olmayana yönelik sözler bu suçun konusu olamaz.


Bir İfadenin Hakaret Kapsamında Olup Olmadığının İrdelenmesi


Düşünce ve ifade özgürlüğü, TC Anayasasının 26/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlenmiştir. Düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı, Anayasa ve sözleşmenin (AİHS) ortak koruma alanında yer almaktadır.


ANAYASA MADDE 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

AİHS m.10 İfade Özgürlüğü
Herkes görüşlerini açıklama ve ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir.

Kanun açık ve net olmalıdır. Hakaret suçu yönünden her ifade hakaret kapsamında değerlendirilebilecekse hukuk güvenliği ihlal edilecek ve hukuka olan güven azalacaktır.


Bir sınırlandırmanın öncelikle yasa ile düzenlenmiş olması gerekir ve bu yasanın herkesçe anlaşılır kesinlikte bulunması şarttır. Ayrıca, hak ve özgürlüğü yapılan müdahalenin bu müdahale ile ulaşılmak istenen amaçla bağdaşması (orantılı olması) da şarttır.


Maddi unsur: Hakaret suçu ile korunan hukuki yarar şeref ve sosyal saygınlıktır.


Manevi unsur: Hakaret suçunun manevi unsuru genel kasttır. Buna göre, failin

söylediği sözün içeriğinin hakaret oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen bilerek bu sözü

söylemesi gerekir.


Hukuka Uygunluk Unsuru: Eleştiri hakkı ve ifade hürriyeti


"Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 13,14,25,26 ve AİHS'nin 9/2,10/2, 17. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde devlet yahut halkın bir bölümü için rahatsız edici, hoşa gitmeyen, kural dışı, endişe verici, fakat şiddet ve kışkırtıcılığı içermeyen nitelikteki sözler de ifade hürriyeti kapsamındadır." (YKD, Mayıs 2012, s. 1020) diyerek ifade hürriyetinin kısıtlanmasında uygulanacak olan ölçütleri çağdaş normlar ışığında yorumlamıştır. Yargıtay 8. CD de 23.05.2012 tarih, 2009-7316 E., 2012-17738 K.

Hakkın Özüne Dokunma ve Demokratik Toplum Düzeni


AYM 26.11.1986 Tarih, 1985/8 E., 1986/27 K. sayılı kararında,22 "Kişinin sahip olduğu dokunulmaz ve vazgeçilmez, devredilmez temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren kısıtlamalar demokratik toplum düzeninin gerekleri ile uyum içinde sayılamaz. Bu anlayış içinde özgürlüklerin yalnızca ne ölçüde kısıtlandığı değil, kısıtlamanın koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demkoratik toplum düzeni kavramı içinde yorumlanmalıdır." diyerek demokratik toplum düzeni ve hakkın özü kavramına açıklık getirmiştir.


İfade Özgürlüğünün Korunması ve Orantılılık İlkesi


"İfade özgürlüğü toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden birini oluşturur. İfade özgürlüğü 10. maddenin sınırları içinde,sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşünceler için değil, ama ayrıca devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhine olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörününün, açık fikirliliğin gereğidir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz. Bu demektir ki başka şeyler bir yana, bu alanda getirilen her formalite, koşul , yasak ve ceza izlenen meşru amaçla orantılı olmalıdır." denerek, sarsıcı ve şok edici de olsa ifade hürriyetinin korunması ve sınırlamaların orantılı olması gerektiği vurgulanmıştır. AİHM Kararları - Handysyde& Birleşik Krallık Kararı'dır.15(1976)

VEDAT ŞORLİ v. TÜRKİYE KARARI - İHAM


Karar itibariyle İHAM; Sözleşmenin 10. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir ve Sözleşmenin 10. maddesinin bu açık ihlalinin tek çözümünün, TCK’nın 299. maddesinin yürürlükten kaldırılması olduğu konusunda tavsiye görüş veren Venedik Komisyonu ile hemfikirdir. Sözleşmenin 46. maddesine atıfla İHAM; başvurucunun Sözleşmesinin 10. maddesiyle korunan ifade hürriyetinin ihlal edilmesinde önem arz eden bu bulguların, TCK m.299’un hazırlanması ve uygulanmasıyla ilgili bir sorundan kaynaklandığı sonucuna varmıştır. Bu bağlamda Mahkeme, ilgili iç hukukun (TCK m.299’un) Sözleşmenin 10. maddesi ile uyumlu hale getirilmesinin, tespit edilen ihlale son verecek uygun bir tazmin şekli olacağı kanaatindedir

Failin Tespiti


Eylemin suç teşkil edip etmediğinin tespiti, eylemin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin tespiti gerekmektedir.


Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2. maddesine göre yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması veya yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde beraat kararı verileceği düzenlenmiştir.


"Sanığın aşamalarda facebook üzerinden mesajları kendisinin paylaşmadığını savunması karşısında, dosya kapsamına göre suça konu facebook hesabında paylaşıldığı kabul edilen hakaret içerikli mesajların, sadece şikayet dilekçesi ekindeki “siyah beyaz ekran çıktısı” na dayanılarak varlığının kabul edildiği somut olayda, facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde, şikayet dilekçesi ve dayanağı ekindeki mesajların paylaşılıp paylaşılmadığının tespit edilmesi, mesajların varlığının tespit edilmesi halinde suça konu paylaşımların yapıldığı facebook hesabının kime ait olduğunun tespiti için, sosyal paylaşım sitesinin yer sağlayıcısı olan şirketten, tespit edilen mesajların ne zaman ve hangi IP numaralarından geldiğinin sorulması, daha sonra da tespit edilecek IP numaralarının kime ait olduğu araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi- Karar:2019/936)."

İnternet üzerinden paylaşımların yapıldığı hesapların ip numaralarının ilgili veri sağlayıcısının Türkiye ofisine müzekkere yazılarak hesabın güvenlik kayıtlarının celbi gerekmektedir. Ancak ne yazık ki uygulamada mahkemelerce bu deliller toplanmamakta veya toplanamamaktadır.



Cumhurbaşkanlığı Makamının Eleştiriye Tahammülü Ekseninde Cumhurbaşkanının Bu Suç Nedeniyle Mağdur Olmasının Mümkün Olmaması


"Devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının da diğer anayasal ve yasal kurumlar gibi eleştiriye açık olması doğaldır." Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı

Suçun unsurları açısından yapılacak değerlendirme ile cumhurbaşkanına hakaret suçlarında söz konusu yazıların istisnalar hariç olmak üzere genellikle nitelik olarak eleştiri mahiyetinde olduğu, bir kimsenin onur ve şerefine halel getirir nitelikte olmadığı görülecektir.


Sonuç olarak; ilgili ifadelerin hakaret mahiyetinde olduğu yönünde bir değerlendirme yapılması halinde dahi işbu sözlerin kim tarafından paylaşıldığına ilişkin tüm deliller toplanmalıdır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince bu konudaki şüphenin giderilmesi gerekmektedir. Bu yönde bir araştırma yapılmayacak ise ve sözlerin hem hakaret olduğu hem de ilgili kişi tarafından yazıldığı yönünde bir kanaat hasıl olmuşsa ifade özgürlüğü kapsamında hukuka uygunluk nedeni irdelenmelidir. Suçun manevi unsuru olan kast açısından ise kişinin hakaret kastıyla hareket edip etmediği belirlenmelidir.


Tüm bu hususlar nedeniyle ilgili İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararı yasa koyucu tarafından dikkate alınmak suretiyle hukuka aykırı olan TCK 299. maddesinin iptal edilmesi gerekmektedir.


16 görüntüleme0 yorum

Comments


Yazı: Blog2 Post

AVUKAT MUHAMMED İDRİS YÜKNÜ

bottom of page